2009-09-08

Lost in Translation II

Çeviri mevzuuna bir bakış atıp o çok sevdiğim Faust'un çeşitli çevirilerini sizlerle paylaştığımda yorumlar arasında adı geçen Cevat Çapan dolayısıyla Lost in Translation serisinde bir ikincinin geleceğini söylemiştim... Hani orjinalinden ziyade o sevdiğimiz yazarların sevdiğimiz kitaplarını ellerine teslim ettiğimiz çevirmenler, bazen orjinalini sevme ihtimalimiz bulunan kitapları sevmemiş olabilir miyiz onlar yüzünden? Ya da yazardan ziyade çevirmenin müdahalesiyle sempati beslemiş olabilir miyiz tüm o akıp giden cümlelere?

Bu sefer yazarımız Fernando Pessoa.
Kendisinin Ricardo Reis olduğu bir anda yazdığı bir şiir;

İlk örneğimiz;
Kitap adı: Düşsel ve Gerçek (Dünya Kitapları - 2004)
Çeviren: Cevat Çapan

Gülleri yeğlerim sevgilim, vatana
Ve ünden de, erdemden de
Daha çok severim manolyaları.

Hayat içimde aksın isterim
Beni yormadıkça.
Yeter ki ben değişmeyeyim.

Kimseyi ilgilendirmez, kimin
ne kazandığı, ne yitirdiği,
Şafağın her zaman ışıyıp ışımadığı,

Yaprakların her yıl
İlkbaharda yeşerip yeşermediği,
Sonbaharda dökülüp dökülmediği.

Gerisine gelince, insanların
Hayata bütün o kattıkları
Ne katar benim hayatıma?

Hiç, yalnızca bu ilgisizlik isteği
Ve bu yarım yamalak güven
Bu kaçış saatinde.

ikinci örnek;
Kitap adı: Fernando Pessoa - 20. Yüzyılın Yalnızı (Everest Yayınları - 2000)
Çeviren: Adnan Özer

Vatandansa, sevgilim, gülleri yeğlerim,
manolyalara olan aşkımsa
şöhretten ve erdemden önce gelir.

Yormazsa şayet beni hayat, bırakırım
üzerimden geçsin hayat,
kendimi aynen sürdürüyorsam.

Ne ilgilendirir hiçbir şeyle ilgilenmeyeni,
kim kaybetmiş, kim kazanmış,
her seferinde söküyorsa şafak,

Eğer, baharla, yıl be yıl,
beliriyorsa yapraklar
dökülüyorsa güzün?

Gerisine gelince, insanların hayata
kattıkları bunca şey,
ne katar benim ruhuma?
Bu boşvermişlik tutkusu
ve göçüp gitme vaktinde
uslu uslu teslimiyet dışında hiç.

son örneğimiz;
Kitap adı: Sırların Cebri (Nisan Yayınları - 1995)
Çeviren: Işık Ergüden

Gülleri tercih ederim, ey aşkım, vatana,
Ve manolyaları, çok daha fazla severim
Şöhretten ve erdemden.

Hayat beni yormadıkça,
İsterim içimde aksın hayat
Yeter ki ben değişmeyeyim.

Kimseyi ilgilendirmez
Kimin kazandığı kimin kaybettiği
Şafağın her zaman ışıldayıp ışıldamadığı,

Her yıl ilkbaharla birlikte
Açar yapraklar
Ve sonbaharda dökülür mü?

Gerisine gelince,
İnsanların hayata kattıkları her şey
Ne katar ruhuma?

Hiç; bu ilgisizlik arzusu hariç
Ve cansız terk ediş
Firar saatinde.

Bu üç çevirinin de kaynağı dünyaca ünlü Pessoa araştırmacısı Richard Zenith'in ingilizceye çevirdiği Fernando Pessoa & Co. - Selected Poems adlı kitap olduğundan ve portekizcesini okuyamadığımızdan Richard Zenith çevirisiyle ingilizcesi;

I prefer roses, my love, to the homeland,
And I love magnoilas
More than fame and virtue.

As long as this passing life doesn't weary me
And I stay the same,
I'll let it keep passing.

What does it matter who wins or loses
If nothing to me matters
And the dawn still breaks,

And each year with spring the leaves appear,
And each year with autumn
They fall from the trees?

What do the other things which humans
Add on to life
Increase in my soul?

Nothing, except its desire for indifference
And its languid trust
In the fleeting moment.

2 yorum:

Selcen dedi ki...

Bir ceviri de benden:

Portekizcesi:
Prefiro rosas, meu amor, à pátria,
E antes magnólias amo
Que a glória e a virtude.

Logo que a vida me não canse, deixo
Que a vida por mim passe
Logo que eu fique o mesmo.

Que importa àquele a quem já nada importa
Que um perca e outro vença,
Se a aurora raia sempre,
Se cada ano com a Primavera
As folhas aparecem
E com o Outono cessam?
E o resto, as outras coisas que os humanos
Acrescentam à vida,
Que me aumentam na alma?

Nada, salvo o desejo de indiferença
E a confiança mole
Na hora fugitiva.

Ispanyolcası:

PREFIERO ROSAS, amor mío, a la patria,
Y antes amo magnolias
Que a la gloria y la virtud.

Siempre que la vida no me canse, dejo
Que la vida por mí pase
Siempre que yo sea el mismo.

Qué importa al que ya nada importa
Que uno pierda y otro venza,
Si la aurora raya siempre,
¿Si cada año con la Primavera
Las hojas aparecen
Y con el otoño cesan?
¿Y lo demás, las otras cosas que los humanos
Acrecientan a la vida,
Me aumentan en el alma?
Nada, salvo el deseo de indiferencia
Y la confianza blanda
En la hora fugitiva.

Ve Benim Cevirim:

Gülleri tercih ederim, aşkım, vatana,
Ve önce manolyaları severim
Zafer ve erdemdense

Her zaman hayat beni yormasın diye, bırakırım
Ki hayat benden geçsin
Ben hep aynı kalayım.

Artık önemsiz olanın ne önemi var ki
Biri kazanmış biri kaybetmiş,
Eğer şafak her zaman ışıldıyorsa
Eğer her yıl ilkbaharla
Yapraklar ortaya çıkıyor
Ve sonbaharla dökülüyorlarsa?
Ve dahası, insanların
Hayata kattıkları diğer şeyler
Benim ruhuma bir şey katıyor mu?

Aldırmazlık tutkusu
Ve zayıf bir güven dışında
hiç bir şey
Kaçış saatlerinde.

headcleaner dedi ki...

ellerinize sağlık! hiç karşılaşmamıştım portekizcesiyle ya da ispanyolcasıyla...

Heliantus Annus

Su perisi Clytia, Apollo'ya ölesiye aşıktır. Apollo ise Leucothea'ya aşık olduğundan beri onunla ilgilenmemektedir. Clytia, Apollo...