2009-03-25

Lost in Translation

Antonio Tabucchi bir gün bir tren yolculuğu esnasında Fernando Pessoa'nın Tütüncü Dükkanı adlı şiirinin fransızca çevirisini okuyup "ulan bunun çevirisi bu kadar güzelse orjinali nasıldır acaba?" diyerek gidip portekiz dili ve edebiyatı okumuş... Bizim malesef ki böyle şık manevralarımız olamıyor hayatta, zira istediğin şeyi okumak öyle karar vermekle olmuyor ve tıpış tıpış sevgili çevirmenlerimizin ellerine teslim ediyoruz o pek sevdiğimiz yazarları. Konu elbette ki çok geniş ve burada dallandırıp budaklandırmak mantıklı değil. Çok sevdiğim bir yazarın çok sevdiğim bir kitabından çok sevdiğim bir bölümü orjinali ve çeşitli çevirileri ile örneklemek istiyorum.

Yazarımız : Johann Wolfgang Von Goethe
Kitabımız : Faust

İlk örneğimiz;
Öteki Yayınevi - 1992
Çevirmen : Nihat Ülner

Tinimiz her neyi doğuruyorsa yüce güzelliklerden,
Yabancı bir tarzda, hep yabancı maddeler karışır;
İyiliğe eriştiğimizde bu dünyada, bir de bakarız ki,
Yanılsama ve deliliktir bunlar aslında.
Bize dirilik veren o yüce duygular,
Donup kalırlar dünyanın karmaşasında.

Önce korkusuz uçuşuna yükselir hep imgelem,
Genişler durur sonsuzluğa kadar, umutlarla dolu,
Sonra, zaman girdabına üstüste yenilince mutluluk,
Küçük bir mekan da yeterli olur.
Kaygı yerleşir hemen yüreğin derinliklerine,
Orada huzursuzca gizli acılar devindirir,
Sevinç ve dinginlik kalmaz sonunda;
Bu kaygı hep yeni maskeler takar,
Mal, mülk, kadın ve çocuk olur,
Ya da su, ateş, zehir ve hançer;
Aldırmaman gerekenlerin üstünde titrersin,
Ve hiç yitirmediklerinin ardından,
Durmaksızın ağlaman gerekir.

Bu sevdiğim bölümün bir kısmı için ikinci örneğimiz;
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları - 1992
Çeviren: Recai Bilgin

İnsanın muhayyilesi, ümitlere kapılarak, cüretkarane bir uçuşla, ebeiyete doğru açıldığı vakit, bütün emelleri zamanın girdabında birer birer mahvolunca, ufacık bir saha ile iktifa edebiliyor. Fakat üzüntü derhal kalbin derinliklerine yerleşiyor, orada gizli ıstıraplar vücuda getiriyor ve durmadan çırpınarak, insanın neşesini ve rahatını kaçırıyor. Bu üzüntü mütemadiyen kılık değiştirerek, bazan bir ev veya çiftlik bazan da kadın veya çocuk halinde göze görünüyor. Onun ateş,su, hançer ve zehir şekillerine girdiği de oluyor. Sen de, bütün bunların karşısında, kendine dokunmıyan belalarla, hiç bir vakit kaybetmediğin şeyler için ağlayıp duruyorsun.

Noktasına virgülüne ve yazım hatalarına dokunmadan kitaptaki haliyle aktardım...

Üçüncü örnek;
Sosyal Yayınlar - 2001
Çeviren: İsmet Zeki Eyüboğlu

Usla kavranan en yetkin düşüncelere
Direnir hep yabancı bir öğe, bir etken;
Görürsek bu dünyanın iyiliğini
Yalan, kuruntu sayarız en iyiyi bile.
Bize can veren en yüksek duygular da
Katılaşır yeryüzü karmaşasında.

Atak bir uçuşla kişinin düşlem gücü,
Atılırsa kapılıp umutlara, sonsuzluğa,
Yeter ufacık bir alan ona,
Tüm umutlar batınca çağların çevrintisine.
Kaygı yuvarlanır derinlerinde yüreğin,
Gizli acılar yaratır orada,
Kaçırır tadını tüm yaşamın, esenliğin;
Boyuna kılık değiştirir bu acı,
Bir ev, bir çiftlik, bir kadın, bir çocuk,
Ateş, su, kılıç, ağı biçiminde,
Bütün bunlar karşısında sen ağlar
Durursun, senin olmayan, ilgisiz işlerle.

Alkım Yayınevi - 2001
Çeviren: Celal Öner

Ah... Bizim edimlerimiz de, acılarımız gibi, hayatımızın ilerleyişini engelliyor.
Zekanın tadabileceği en kusursuz şeye, sürekli yabancı bir madde bela oluyor.
Bu dünyanın iyi yanına ulaşsak bile, onu, yalan ve hayalden ibaret sayıyoruz.
Bize hayat bağışlayan duygular, dünyanın allak bullaklığıyla donup kalıyor.
Düş, umut yüklü korkusuz bir uçuşla sonsuzluğa kanat açtığında, olanca mutluluklar, zamanın fırtınası içindeart arda söndükçe ona küçük bir alan yetmeye başlıyor. Keder, her yüreğin derinliğine işliyor, ve orada gizli ıstıraplar yaratıyor. Tedirgince çırpınarak huzuru ve keyfi kaçırıyor. O sürekli yeni maskeler takınarak, kimi zaman mal mülk kadın ve çocuk, kimi zaman da ateş, su, hançer ve zehir biçiminde görünüyor. Senin de sana ilişmeyen bu belalar karşısında ve hiçbir zaman yitirmediğin şeyler için hep ağlaman gerekiyor.

Ve orjinali;
Johann Wolfgan Von Goethe
1806 yılında yazılıp 1828-1829 yıllarında kendisi tarafından revize edilmiş, kitaplığımdaki 1990 yılı baskısından.

Wenn Phantasie sich sonst mit kühnem Flug
Und hoffnungsvoll zum Ewigen erweitert,
So ist ein kleiner Raum ihr nun genug,
Wenn Glück auf Glück im Zeitenstrudel scheitert.
Die Sorge nistet gleich im tiefen Herzen,
Dort wirket sie geheime Schmerzen,
Unruhig wiegt sie sich und störet Luft und Ruh;
Sie deckt sich stets mit neuen Masken zu,
Sie mag als Haus und Hof, als Weib und Kind erscheinen,
Als Feuer, Wasser, Dolch und Gift;
Du bebst vor allem, was nicht trifft,
Und was du nie verlierst, das mußt du stets beweinen.

Eh ingilizcesi yok mu peki bunun diyecek olanlara yine kitaplığımdan;
Anchor Books - DoubleDay - 1961
Çeviren: Walter Kaufmann

Where fantasy once rose in glorious flight,
Hopeful and bold to capture the sublime,
It is content now with a narrow site,
Since joy on joy crashed on the rocks of time.
Deep in the heart there dwells relentless care
And secretly infects us with despair;
Restless, she sways and poisons peace and joy,
She always finds new masks she can employ:
She may appear as house and home, as child and wife,
As fire, water, poison, knife -
What does not strike, still makes you quail,
And what you never lose, for that you always wail.

Monsieur Guillotine and the Democratic Machine!

New No New Age Advanced Ambient Motor Music Machine (NNNAAAMMM) adlı Einstürzende Neubauten şarkısında alman romantizminin önemli şairlerinden Joseph von Eichendorff tarafından kaleme alınan ve alman romantizminin mottosu haline gelmiş "herşeyin içinde bir şarkı uyur ve orada rüyalar devindirir" cümlesi yapıbozuma uğrayarak karşımıza "şarkı makinenin içinde uyuyor" şeklinde çıkıyor.

10 dakika 29 saniyelik loopa girmiş endüstriyel bir şölen olan NNNAAAMMM aynı zamanda şarkı içerisinde çeşitli "şeylerin" seslerini de barındırıyor. Örnek olarak 20,000 volt elektrik verilen kabloların çıkardığı sesi Blixa Bargeld'in "I'll give you 20 000 volts and singing cables" fısıldamasını takiben duyuyoruz . Kablonun içindeki şarkı zihninize yayılırken arka tarafta rutin bir tonda newnonewageadvancedambientmotormusicmachine döngüsü devreye giriyor. Welcome Monsieur Guillotine and the Democratic Machine! Demokrasi üretgeci mösyö giyotin'in ağır sesini duyuyoruz;
newnonewageadvancedambientmotormusicmachine;
Makinenin içinde bir şarkı uyuyor,

newnonewageadvancedambientmotormusicmachine;
Makine rüyasında şarkıyı görüyor!

newnonewageadvancedambientmotormusicmachine;
şarkı bir makinenin içinde uyuyor,
newnonewageadvancedambientmotormusicmachine;
Ütopya öğütücüyü döndürüyoruz!


Nu Unruh, Einstürzende Neubauten'ın Çatlak Profesörü sahnede!

Machine Machine Machine Machine... Bu kadar makineleşmeden, her şeyin içindeki şarkıyı duymaya çabalamak için bir şans daha hak ediyor yaşam. Ben sevdiğim kadının şarkısını dinlemeye gidiyorum, buraya da Eichendorff'un meşhur şiirinin orjinalini ve daha sık kullanılan bir dildeki çevirisini iliştiriyorum... Gerisi size kalmış!

Schläft ein Lied in allen Dingen,
Die da träumen fort und fort,
Und die Welt hebt an zu singen,
Triffst du nur das Zauberwort.

There sleeps a song in all things,
Dreaming there there on and on,
And all the world will wake and sings
If only you find the magic word.

2009-03-20

Noise

ing. gürültü
'sıradan'ın dışında var olan sessel tepkimedir. Ruhsal anlamda kaosa ve karmaşık olana karşılık gelir. Sessel arıza ile ruhsal arıza arasında bağlantı kurulduğunda, ritmik gidişatın sekteye uğradığı anları ifade edebilir. Suzanne Vega'nın dediği üzere "kan gürültü yapar" (bkz: blood makes noise)... Bu gürültü kan genel akışı dışında bir şekilde akmaya başladığında, kalp kanı bir başka pompaladığında ortaya çıkar. Dolayısıyla ritmin bozulduğu, heyecanın doruğa çıktığı an'ı ifade eder. Bu bağlamda noise aşktır!.. Rahatsız eder, ritmi bozar, genel gidişatın yıkılması mutluluğu beraberinde getirir, her yeni ses ve her yeni tını, kalbin farklı bir şekilde kan pompalamasına neden olur ve... Kan gürültü yapar!..


2009-03-10

Black Hearted Love

Harveygillerin en dişisi, sesinde binlerce yaşam, onbinlerce anı barındıran güzel kadın PJ Harvey yeni albümü A Woman A Man Walked By'da yanına kadim dostu John Parish'i de alarak hayatımıza yeni sevinç, çılgınlık ve hüzünler katacağının ilk sinyallerini vermiş durumda. Albümden çıkan ilk single Black Hearted Love piyasaya çıktı ve albüm de ay sonunda raflardaki yerini alacak. Bu arada Black Hearted Love'u paylaşıma açan bir çok blogun 2 gün içerisinde kendisini imha ettiğini gözlemlediğimden ötürü Black Hearted Love'u kendi çabalarınızla edinmeniz gerektiğini belirtmekten başka birşey gelmiyor elimden, zira bir süredir severek takip ettiğim 2, 3 yıllık bloglar yitip gitti gözlerimin önünde. Belki de bir sevinç anı idi o kararı verdikleri an. Zira yeni bir PJ Harvey şarkısı söz konusuydu. Ancak Island Records'un ajanları konuyu sıkı takip ettiklerini gösterdiler ve bu yüzden işi sağlama almakta fayda var diye düşünüyorum.


30 Mart'ta piyasaya çıkacak olan A Woman A Man Walked By'ın prodüktörlüğünü PJ, John Parish ile birlikte yapmış, albümün miksajını da To Bring You My Love'dan beri PJ'in hemen her albümüne elini sürmüş usta prodüktör Flood yapıyor. Yahu kim bu John Parish diyecek olursanız da aslında bay J.P. Flood'a To Bring You My Love'da yardım etmiş bir prodüktör. PJ ile tanışıklığı da buradan, sonra birlikte yine PJ ile birlikte turnede gitar çalmış, akabinde Dance Hall at the Louse Point albümünü yayınlamış akabinde 16 Horsepower, Goldfrapp gibi gruplara da prodüktörlük yapmış.

Apartman merdivenlerinde böyle bir görüntü ile karşılaşsanız ne tepki verirdiniz?

Bu arada Black Hearted Love üzerine Harveygillerin en multienstrümentalisti Mick Harvey'den Everything is Fixed ya da Slow Motion Movie Star dinlemeniz tedirgin bir huzurun gerilimli dinginliğini tüm tüylerinizde hissetmenize sebebiyet verebiliyor.

Heliantus Annus

Su perisi Clytia, Apollo'ya ölesiye aşıktır. Apollo ise Leucothea'ya aşık olduğundan beri onunla ilgilenmemektedir. Clytia, Apollo...