2009-09-10

From A to B Because of Love!

Kayıtları esnasında neues lied (yeni şarkı) adı altında kaydedilmiş akabinde Von A Nach B (from a to b) adını almış ve en sonunda Perpetuum Mobile adında karar kılınmış bir Einstürzende Neubauten şarkısı (aynı zamanda albüm adı).

Şarkının açılışında Berlinde bir hafta boyunca süren aramalar sonucu bulunmuş akustiği düzgün bir apartmanın merdivenlerinden beline bağladığı ipin ucunda yağ tenekeleri ile koşarak inen NU Unruh'un çıkardığı gürültüyü duyarsınız. Kayıtları esnasında defalarca çalışılmış şarkı kayıtları canlı izleyenler tarafından hafızalara kazınmış miksaj sonrası halini uzun zaman merakla beklememize sebebiyet vermiştir.

Şarkı Blixa Bargeld'in "moving poems" (form olarak a noktasından b noktasına hareketin tüm modlarını sıralayan bir konseptteki şiirler) çalışmalarından biridir.

Bu şarkıda 2 yolculuğu dinleriz;

Birincisi Berlin-tegel havaalanından Londra-heathrow havaalanına olan yolculuğun tüm detaylarını içerir. Bu formda a noktası Blixa Bargeld'in evinin kapısıdır, uçağa yetişmek için merdivenlerden koşuşu şarkının başında Nu Unruh tarafından performe edilen beline bağlı yağ tenekeleri ile merdivenlerden aşağı koşarken seslerin kaydedilmesi ile müzikal olarak betimlenmiş olup havaalanına giden taksi, londraya giden uçak, uçaktan iniş için yanaşan merdivenler, havaalanına giriş kapısı şeklinde devam etmektedir.
ikinci yolculuk ise San Francisco'dan Cincinnati aktarmalı Berlin yolculuğudur.

Şarkı hakkındaki enteresan notlardan biri de Blixa Bargeld'in karısının sesi çok kısa da olsa ilk ve son kez bu şarkıda duyulur.

Şarkıda ayrıca bir Nu Unruh enstalasyonu olan, albüm kapağında görülen Ziphona Turkis marka pikabın üzerine yapıştırılmış çeşitli kutucuklar pikabın çalıştırılması sonrası 33 rpm'de dönerlerken bir air compressor ile üzerlerine hava tutulması sonucu çıkan seslerle de karşılaşabilirsiniz.

2009-09-08

Lost in Translation II

Çeviri mevzuuna bir bakış atıp o çok sevdiğim Faust'un çeşitli çevirilerini sizlerle paylaştığımda yorumlar arasında adı geçen Cevat Çapan dolayısıyla Lost in Translation serisinde bir ikincinin geleceğini söylemiştim... Hani orjinalinden ziyade o sevdiğimiz yazarların sevdiğimiz kitaplarını ellerine teslim ettiğimiz çevirmenler, bazen orjinalini sevme ihtimalimiz bulunan kitapları sevmemiş olabilir miyiz onlar yüzünden? Ya da yazardan ziyade çevirmenin müdahalesiyle sempati beslemiş olabilir miyiz tüm o akıp giden cümlelere?

Bu sefer yazarımız Fernando Pessoa.
Kendisinin Ricardo Reis olduğu bir anda yazdığı bir şiir;

İlk örneğimiz;
Kitap adı: Düşsel ve Gerçek (Dünya Kitapları - 2004)
Çeviren: Cevat Çapan

Gülleri yeğlerim sevgilim, vatana
Ve ünden de, erdemden de
Daha çok severim manolyaları.

Hayat içimde aksın isterim
Beni yormadıkça.
Yeter ki ben değişmeyeyim.

Kimseyi ilgilendirmez, kimin
ne kazandığı, ne yitirdiği,
Şafağın her zaman ışıyıp ışımadığı,

Yaprakların her yıl
İlkbaharda yeşerip yeşermediği,
Sonbaharda dökülüp dökülmediği.

Gerisine gelince, insanların
Hayata bütün o kattıkları
Ne katar benim hayatıma?

Hiç, yalnızca bu ilgisizlik isteği
Ve bu yarım yamalak güven
Bu kaçış saatinde.

ikinci örnek;
Kitap adı: Fernando Pessoa - 20. Yüzyılın Yalnızı (Everest Yayınları - 2000)
Çeviren: Adnan Özer

Vatandansa, sevgilim, gülleri yeğlerim,
manolyalara olan aşkımsa
şöhretten ve erdemden önce gelir.

Yormazsa şayet beni hayat, bırakırım
üzerimden geçsin hayat,
kendimi aynen sürdürüyorsam.

Ne ilgilendirir hiçbir şeyle ilgilenmeyeni,
kim kaybetmiş, kim kazanmış,
her seferinde söküyorsa şafak,

Eğer, baharla, yıl be yıl,
beliriyorsa yapraklar
dökülüyorsa güzün?

Gerisine gelince, insanların hayata
kattıkları bunca şey,
ne katar benim ruhuma?
Bu boşvermişlik tutkusu
ve göçüp gitme vaktinde
uslu uslu teslimiyet dışında hiç.

son örneğimiz;
Kitap adı: Sırların Cebri (Nisan Yayınları - 1995)
Çeviren: Işık Ergüden

Gülleri tercih ederim, ey aşkım, vatana,
Ve manolyaları, çok daha fazla severim
Şöhretten ve erdemden.

Hayat beni yormadıkça,
İsterim içimde aksın hayat
Yeter ki ben değişmeyeyim.

Kimseyi ilgilendirmez
Kimin kazandığı kimin kaybettiği
Şafağın her zaman ışıldayıp ışıldamadığı,

Her yıl ilkbaharla birlikte
Açar yapraklar
Ve sonbaharda dökülür mü?

Gerisine gelince,
İnsanların hayata kattıkları her şey
Ne katar ruhuma?

Hiç; bu ilgisizlik arzusu hariç
Ve cansız terk ediş
Firar saatinde.

Bu üç çevirinin de kaynağı dünyaca ünlü Pessoa araştırmacısı Richard Zenith'in ingilizceye çevirdiği Fernando Pessoa & Co. - Selected Poems adlı kitap olduğundan ve portekizcesini okuyamadığımızdan Richard Zenith çevirisiyle ingilizcesi;

I prefer roses, my love, to the homeland,
And I love magnoilas
More than fame and virtue.

As long as this passing life doesn't weary me
And I stay the same,
I'll let it keep passing.

What does it matter who wins or loses
If nothing to me matters
And the dawn still breaks,

And each year with spring the leaves appear,
And each year with autumn
They fall from the trees?

What do the other things which humans
Add on to life
Increase in my soul?

Nothing, except its desire for indifference
And its languid trust
In the fleeting moment.

Heliantus Annus

Su perisi Clytia, Apollo'ya ölesiye aşıktır. Apollo ise Leucothea'ya aşık olduğundan beri onunla ilgilenmemektedir. Clytia, Apollo...