Borusan
Müzikevinde fırsat ve bilet bulabilen bir kitle, ANBB proje adıyla Carsten
Nicolai (Alva Noto) ve Blixa Bargeld ile iki akşam üst üste benzersiz bir
deneyim yaşadı. Elektronik müzik dünyasında sessel ve görsel tasarımlarıyla
inşa ettiği soundscape projeleriyle övgüyle anılan Carsten Nicolai’ın kurduğu
müzikal atmosferde Herr Blixa Bargeld’in rüyalarına dalıp, büründüğü tüm hayali
karakterler ile tanıştık. İkinci akşamın sonunda Blixa Bargeld’in 1 Nisan
1980’de Berlin Moon Club’da ilk Einstürzende Neubauten performansından bugüne,
yaratıcı ve yenilikçi tutumuyla deneysel alanda harikalar yaratmaya devam
ettiğine birkez daha şahit olmanın sevinci ve kulaklarımızdaki o müthiş
çığlıkların yankısıyla, yağmurlu bir beyoğlu gecesine doğru yürüdük. ANBB olarak
2010 yılında çıkardıkları Ret Marut Handshake EP ve ardından gelen Mimikry
albümünden bildiğimiz şarkılar ve çok çalışılmış olduğu her halinden belli olan emprovize
şarkıları ile istanbul seyircisini büyülediler.
Konser her ne kadar Alva Noto, Blixa Bargeld konseri olsa da içeriği
Blixa Bargeld’in sesi ve müzikal deneyleri üzerine kurulmuş bir yapıya sahipti.
Seyircinin de azımsanamayacak bir bölümü Bargeld’i izlemeye gelmişti. Konserde
sahnede de ana karakter Bargeld’di. Berlin çıkışlı müzik topluluğu Einstürzende
Neubauten’ın fikir adamı, 1983 itibarı ile Bad Seed’lerin en önemli
karakterlerinden olarak tanınan Blixa Bargeld, berlin underground sanat
dünyasının da en önemli isimlerinden birisi. ANBB projesini de daha iyi
anlayabilmek için Bargeld’in bugüne dek yaptıklarına bir göz atmak faydalı
olacaktır.
“...Bir
kuyruklu yıldızın sesi nasıldır, hiç düşündüz mü?...”
1991 yılında Goethe Institut sponsorluğunda, çeşitli
ülkeleri dolaşarak rastgele seçilmiş insanlara hatıralarına dair sorular barındıran
formlar dağıtıp, aldığı yanıtları yerel müzisyenlerin katılımı, bilgisayar ve
loop makineleri yardımıyla bir performansa dönüştürerek sesini farklı alanlarda
kullanmaya başlar Bargeld. “Execution of Precious Memories” adı ile Yeni Delhi,
Tokyo, Osaka, Buenos Aires, Stockholm, Berlin, Londra, Krakow gibi şehirlerde
gerçekleştirdiği bu performansı, 1995 yılında Lahey’de ilk kez sahnelediği tek
kişilik şovu “Rede/Speech” izler. Bir adam, bir mikrofon ve her biri 31
saniyelik loop yapabilen bir makineye bağlı olan 4 pedal ile
gerçekleştirdiği “Pseudo Scientific
Entertainment” bir şovdur Rede/Speech.
Şovun en ilgi çeken bölümü ise kendi sesini 4 loop pedalı ile çoğaltarak tüm
gezegenler ve yıldızları ile güneş sistemimizi sessel olarak canlandırdığı
bölümdür. Bir kuyruklu yıldızın sesi nasıldır, hiç düşündünüz mü? Blixa Bargeld
Rede/Speech’te, güneş sisteminde dolaşan kuyruklu yıldızların sesini de
Neubauten sahnesinde sıkça attığı, Nick Cave & The Bad Seeds
diskografisinde sadece Murder Ballads’daki Stagger Lee’nin sonunda
karşılaşabileceğiniz o meşhur çığlıkları simüle eder. Performansı izleyenler,
normal hayatta olduğu gibi kuyruklu yıldız geçerken heyecanlanır, bir daha
geçer mi acaba diye merak etmekten kendilerini alamazlar. “Anlatılmaz, yaşanır”
diye nitelendirilebilecek bu performansın zor bulunan bir dvd kaydı da mevcut.
Solo performans projelerinin yanısıra tiyatro ile de ilişkisi bulunan Bargeld
1988 yılında Heiner Müller’in Hamlet yorumu “Die Hamletmaschine” isimli radyo
tiyatrosunda Hamlet’i seslendirir. Ophelia’yı da Gudrun Gut’un canlandırdığı bu
performansın müziklerini de Einstürzende Neubauten ile birlikte yaparlar.
Ardından 1995’te Werner Schwab’ın Faust yorumu “Faust: Mein Brutskorb: Mein
Helm”’de Mephisto’yu oynar. Bu iki tiyatro eserinin müziklerini de bir albüm
olarak yayınlarlar. Tiyatro macerasının son ürünü 2005 yılında salzburg
festivalinde sahneye konan J.M. Coetzee’nin “Waiting for the barbarians”’ın
direktörlüğüdür ve aynı zamanda oyunda anlatıcı olarak da sesi ile yer alır.
Pek çok yan projeyle birlikte müzik üretiminde farklı arayışlara da devam eden
Bargeld’in elektronik müzikle ilişkisinin izlerine bu yıllarda da rastlarız.
1995 yılında Gudrun Gut ile kaydettikleri Die Sonne düeti, Bargeld’in ilk
elektronik müzik deneyimlerindendir. Aynı dönemde Einstürzende Neubauten albümü
Ende Neu için tasarım sürecinde bulunan Herr Bargeld, yeni albümün bir de Remix
versiyonunu hazırlamaya karar verir. Panasonic, Soulwax, Panacea gibi
elektronik müzik grupları ile Alec Empire(Atari Teenage Riot), Barry
Adamson(Bad Seeds), Gudrun Gut ve Jon Spencer gibi isimlerin remixleriyle Ende Neu Remixes piyasaya çıkar. Ancak
Bargeld, 2000’li yılların başlarında albüm hakkında bir röportajda, Remixes
albümünün bir hayal kırıklığı olduğunu, bir daha böyle bir şeye kalkışacağını
sanmadığını söyler.
Ende
Neu albümündeki NNNAAAMMM’da, alman romantizminin önemli şairlerinden Joseph
von Eichendorff’un; "Schläft ein Lied in
allen Dingen, Die da träumen fort
und fort"* dizesi karşımıza
"Das lied schalft in der maschine, maschine traumt das Lied"**
şeklinde çıkar. Eichendorff’un bu dizeleri Bargeld’in sanatsal dışavurumuna
oldukça etki etmiş görünüyor ve kendi içindeki tüm o sesleri paylaşmak için
Einstürzende Neubauten, ANBB gibi farklı projelerle karşımıza çıkıyor. Alva
Noto ile yakaladığı müthiş uyuma bakılırsa, Alva Noto’nun da sessel altyapıyı
kurmak için kullandığı tüm cihazların içinde bir “lied” uyuyor olmalı.
Karizmatik
kişiliği ve “aksiliği” ile de nam salmış bir sanatçı Blixa Bargeld, aksiliğine
rastlamamış insanlara dahi korku salan bir hali var. Röportajlarından önce Nick
Cave ile ilgili sorulmaması konusunda gazeteciler uyarılıyor. Röportaj yapan
gazetecilerin Bad Seeds referanslı sorularına kızdığı biliniyor. Bir “Popüler
kültür” figürü olmayışı nedeniyle kendisini özel olarak takip etmeyenler (hem
okurlar-seyirciler, hem de kendileri için daha merak uyandırıcı olacağını
düşündükleri) popüler kültür bağlantılı sorular sormak istiyor doğal olarak.
Kendisine sıkça sorulan “Berlin duvarı” soruları da bu sorulardan sanıyorum.
Yıllar önce bir vesileyle Bargeld’e; “Kollaps”ı yazarken bir gün duvarın
yıkılacağını düşünüyor muydunuz?” diye sormuştum. Asla böyle bir şeyi
düşünmediğini, kendisinin duvarla büyüdüğünü ve hala zaman zaman duvarın orada
olduğuna dair bir hisse kapıldığını söylemişti. Berlin duvarının yıkıldığı günü
de içine alan 15-20 günlük bir süreçte Berlin’de bir stüdyoya kapanmış
olduklarını, çıktığında duvarın yıkıldığını gördüğünü/duyduğunu, kendisine
duvarın kalıntılarını getirenler olduğu halde öyle tiksinç bir şeyin bir
parçasını saklamak istemediği için bu kalıntıları reddettiğini anlatmıştı.
“Annnnnneeeeeee!”
2004’deki Einstürzende Neubauten İstanbul konserinin öncesinde, kuliste birinin “Annneeeeeeee!” diye bağırdığı duyuldu, daha çok bir çocuk sesine benziyordu koridordan gelen bu ses. Ardından bağıranın Blixa Bargeld olduğunu görmek hepimizi çok şaşırtmıştı. Çocukluğunu Berlin’in büyük oranda Türk nüfusu barındıran Kreuzberg mahallesinde, duvarın gölgesinde geçiren Bargeld, o gün bize, öğrendiği ilk Türkçe kelimenin “anne” olduğunu söyledi. Yüzünde, bir an için o günleri hatırladığına dair bir ifade yakaladığımı düşündüm. Kreuzberg’de, sokakta oyun oynayan Türk çocukların Anneeeeeeeeeee! diye bağırdıklarını gözümün önüne getirmek hiç de zor olmadı. 2005 yılında çıkan Grundstück albümünün açılış şarkısı Good Morning Everybody’nin ilk cümlesinde de bu çocukluk anısı karşımıza çıktı: “Die Kinder schreien: "Anne!"***
2004’deki Einstürzende Neubauten İstanbul konserinin öncesinde, kuliste birinin “Annneeeeeeee!” diye bağırdığı duyuldu, daha çok bir çocuk sesine benziyordu koridordan gelen bu ses. Ardından bağıranın Blixa Bargeld olduğunu görmek hepimizi çok şaşırtmıştı. Çocukluğunu Berlin’in büyük oranda Türk nüfusu barındıran Kreuzberg mahallesinde, duvarın gölgesinde geçiren Bargeld, o gün bize, öğrendiği ilk Türkçe kelimenin “anne” olduğunu söyledi. Yüzünde, bir an için o günleri hatırladığına dair bir ifade yakaladığımı düşündüm. Kreuzberg’de, sokakta oyun oynayan Türk çocukların Anneeeeeeeeeee! diye bağırdıklarını gözümün önüne getirmek hiç de zor olmadı. 2005 yılında çıkan Grundstück albümünün açılış şarkısı Good Morning Everybody’nin ilk cümlesinde de bu çocukluk anısı karşımıza çıktı: “Die Kinder schreien: "Anne!"***
Borusan Müzikevi’ndeki o büyülü iki akşama dönecek olursak; albüm şarkıları albüm yorumlarından daha sert, daha “Neubautenvari” yorumlandı. Albümün özellikle düşük tempolu, daha minimal elektronik versiyonlarından ziyade parçaların canlı versiyonları aklımıza kazındı. İlk akşamın sonunda, ertesi gün de gelecekler için daha farklı şeyler çalacaklarını söyledi. İlk akşam çaldıkları amerikan geleneksel şarkısı “I wish I was mole in the ground’u ikinci akşam çalmadılar ancak ilk akşam da ikinci akşam çaldıkları “Katze” çalınmamıştı. Emprovize olanların bol çığlıklı bir versiyonu ikinci akşam kulaklarımızdaki tüm kiri pası söküp attı. İki akşam da seyircinin en keyif aldığını gözlemlediğim şarkı “Electricity is Fiction” oldu. Diğerlerine nazaran daha “şarkı” formatındaki bu şarkının sözlerinin de “daha anlaşılır” olmasının bunda katkısı olduğunu düşünüyorum. İkinci akşam hem Bargeld hem Alva Noto daha rahattı sahnede, ancak ses teknisyeni Boris Wilsdorf için aynı şeyi söylemek pek mümkün değildi. Bargeld ile uzun yıllardır birlikte çalışan Boris Wilsdorf ilk akşam sadece bir şarkıda Bargeld’in hışmına uğramış iken, ikinci akşam Bargeld’in bir an sahneden inip Wilsdorf’a tekme tokat girişeceğini düşündük! Ancak bu yeni bir durum değil, ses sisteminin istediği gibi olmadığı durumlarda küplere binmesi birçok konserde karşılaşılan bir durum. İkinci gün konserinin en eğlenceli anları, Bargeld’in İstanbul’da çok fazla kedi gördüklerinden bahsedip, Katze(kedi)’yi çalmayı uygun gördüklerini söylemesi oldu. Sahnede “kedileşen” ve bol bol “kedice konuşan”, miyavlayan, mırrlayan Bargeld, parça bittiğinde sözleri yazabilmek için internette cat translator aplikasyonu indirdiğini söyledi. Seyirciyi sadece sesiyle değil, mimik ve jestleri ile adeta hipnotize eden müthiş bir performans sanatçısı olan Blixa Bargeld, konserin sonunda tebessümler eşliğinde şarap kadehini, mızıkasını ve macbook’unun kumandasını alıp gitti. 2012 yılının son konseriydi bu Bargeld için. 2013 şubatında Einstürzende Neubauten ile kısa bir avustralya turnesine kadar Pekin, Berlin ya da San fransisco’daki evlerinden birine çekilip yeni projeler için rüyaya dalacak.
*"Schläft ein Lied in allen Dingen, Die da träumen fort und fort"
-
“Her şeyin içinde bir şarkı uyur, ve orada rüyalar
devindirir”
**"Das lied schalft in
der maschine, maschine traumt das Lied"
-
“Şarkı makinenin içinde uyuyor, makine şarkıyı
rüyasında görüyor”
***“Die Kinder schreien:
"Anne!"
-
“Çocuk Anne diye bağırdı!”